Sürdürülebilirlik iletişimi neden bu kadar zor?


Sürdürülebilirlik hakkında konuşan herkesin bu kelimeyi tam olarak anladığını ve içselleştirdiğini söylemek nasıl mümkün değilse, kurumsal olarak bu konuda çalışma yapan bir çok kişinin bu başlıkla ilgili dünya için sorumluluklarını taşıyan ve bunu kurumsal olarak uygulayacak kişiler olduklarını ve bu çalışmaları severek yaptıklarını söyleyebilmek mümkün değildir… Ancak başlığın özünde ortak akıl ve birlikte hareketle süreç içerisinde bir kazanım olduğundan, kurumların sürdürülebilirlik iletişimini strateji ve değerlerinin içerisine bu odağı alması önem taşıyor. Sanki tüm kurumlar ve bireyler, “Sürdürülebilirlik” bir anda ortaya çıkan bir kelime ve bu kelimenin varlığından yeni haberdar edilmiş gibi… Bu konuda bir şeyler yapmalıyız telaşıyla hatalı iletişimler ve yeşil pazarlama kazaları yaşanabiliyor. Yeşil aklama hikayeleri ise hepimizde derin ve büyük bir güvensizlik yaratıyor.

Halbuki sürdürülebilirlik çalışmaları uzun yıllardır devam ediyor ve sadece bir fikir olarak değil, bilimin ışığında devam ediyor. Bilim insanlarının son 150 yıldır iklim değişikliğinden bahsettiğini de unutmayalım.

Sürdürülebilirlik iletişimi ile ilgili World Economic Forum’dan Giorgia Ortolani‘nin bu konudaki önerilerini paylaşmak isterim.

Bu zorlukların üstesinden gelmek için, bu yedi yönerge, önceliklerinizi kontrol altında tutmanıza yardımcı olabilir:

  1. Şeffaf olun: dünya bir karmaşadır. Tüketiciler, kurumların işlerini doğru yapmadığını anlıyor, bu nedenle insanların şirketlerin, bireylerin ve derneklerin çevresel etkilerini ve sosyal tutumlarını nasıl geliştirmeye çalıştıklarını ve bu yolculuğun nasıl gittiğini öğrenmeleri gerekiyor.
  2. İlgi çekici olun: bu yolculuğu takip ederken, tüketicilerin mümkün kılınan olumlu değişimle güçlendiğini hissetmeleri ve bunu uygulayabileceklerine inanmaları gerekir. Onları meşgul etmeli ve korkutmamalıdır.
  3. Basitleştirin: Sürdürülebilirlik iletişiminin erişilebilir olması gerektiği anlamına gelen eğitici bir yönü vardır. İnsanların ilişki kurabileceği ölçü birimlerini kullanın ve bunları günlük yaşamlarıyla ilişkilendirin. İnsanların anlamalarına yardımcı olun; kimsenin bilmediği kelimeleri kullanmayın.
  4. Sürdürülebilirlik iletişimlerini gerçeklere ve verilere dayandırın.
  5. Olumlu olanı görün: Felaketi bir etkileşim aracı olarak kullanmayın; iletişiminizin, sadece yapılmaması gerekenleri değil, yapılabilecekleri göstererek güçlendirmesi gerekir. Olumlu sizin için çalışmıyorsa, başka bir şey deneyin.

  1. Farklılaştırın: Bu, mevcut içerik miktarı göz önüne alındığında her iletişim çıktısı için geçerlidir, ancak sürdürülebilirlikle ilgili her şey için daha da zordur. Sürdürülebilirlik iletişimi, hedef kitlenin aktif katılımını gerektirdiğinden, bu iletişimin yalnızca kalıcı olmak için değil, aynı zamanda etkilemek, ilham vermek ve harekete geçmek için de yeterince güçlü olması gerekir. Duvara yeşil yazılar asmayı bırakın, boşa kağıt harcamayın!. Farklı düşünün.
  2. Sürdürülebilir kelimesini kullanmayın. İşe yarayan kelimeler: Sürdürülebilirlik iletişiminde etkili dil raporu, “sürdürülebilirlik” kelimesinin Forbes’un en iyi 50 markasının her bir sürdürülebilirlik web sayfasında ortalama 10 kez tekrarlandığını, en sürdürülebilir markaların ise yalnızca bir kez kullandığını gösteriyor. Temel olarak, bu kelimeyi sık sık kullanma ihtiyacı hissediyorsan, belki de hiç kullanmamalısın.

Bundan birkaç yıl sonra, umarım sürdürülebilirlik iletişiminden değil, sadece iletişimden bahsediyor olacağız. Yukarıda sıralanan zorluklardan bazıları bugünkü kadar önemli olmayacak ve bazı davranışlar değişmiş olacak. Nasıl teknoloji, iletişim kurma ve iletişim kurma biçimimizi kaçınılmaz olarak değiştirmişse, sürdürülebilirlik ve önümüzdeki on yılda kaydedilen ilerleme de aynı şekilde değişecektir.

KategorilerGenel

Yorum bırakın